Kayıtlar

OYUN

Resim
Sence de Bir tepeden aşağıya gürültüyle yuvarlanan kayalara benzemiyor muyuz? Önüne ne çıkar ve yol nerede biter bilmeden yer çekimine mecburen boyun eğen, İrili ufaklı “şeyler” topluluğu olabiliriz pekala. Bana sorsalardı eğer, kalmak isterdim o tepenin başında. Olimpos’un dev Tanrı heykelleri gibi öylece durup seyretmek isterdim alem-i cihanı. Bilinmeyene aldığım yola tercih ederdim o şiirsel yalnızlığı. Kimse sormadı. Ah Apareka! Merak ediyorum, böyle kıyametlerce   nereye sürüklendiğimizi ve de ömrümüzü hangi sanrı uğruna hunharca tükettiğimizi. Kalmadı insanın ayak sürdüğü hiçbir yerde sükunet Baş semaya, ayak toprağa kıyasıya hasret Betonlarca mesafe koyduk aramıza hakikat ile. Ve şimdi avuçlarca kapsül yutuyorsak, Sonsuz bir hevesle doldurup çantalarımızı, bir türlü tamamlanamıyorsak, Şarkılarımız ucuz kadın çorapları gibi tek kullanımlıksa, Aşklarımız plastik ve ruhlarımız bu denli teslimse kibire İşte bu yüzden, ...

Ben Sana Geldim (Tuğçe İnan)

Aşkından kaçarken Aşkınla koştuğumu Ve aşkından ölürken Aşkınla yaşadığımı  Göstermek istedim Sensiz ağlarken  Sana güldüğümü Ve sensiz yazarken  Sana yazdığımı  Bilmeni istedim Kimseyi sevmezken Sana sevdalandığımı  Söylemeye geldim Ben sana geldim Erişemediğim göğün Göçemediğim diyarların Dokunamadığım ateşin Sen olduğunu Sana anlatmaya geldim Seni sana anlatmaya geldim

Milliyetçilik (Ümran Sağlam)

Ben laikçi , halkçı biri miyim bilmiyorum , ama milliyetçiyim ben ,en derinine kadar hem de.Nasıl olmayayım ki?İki aylık bebeğinin örtüsünü mermilerin üstüne örten Nene Hatun'un evladıyım ben.Altı yedi yaşlarda savaşa giden Ali'nin , Mehmet'in , Ömer'in kardeşiyim ben.İsmet Paşa'nın Kazım Karabekir'in Mustafa Kemal'in torunuyum ben. Bizim için karılarını dul , çocuklarını yetim bırakan babaların çocuğuyum ben.O güzel kırmızı beyaz bayrak yere inmesin diye , üstüne suikast düzenlenen ama hala son sözü bayrak olan şehidin son umuduyum ben. Biz milletken , bayrakken , toprakken , milliyetçi olan ben olmayayım da kim olsun sorarım size?

Bu İşte Bir Yalnızlık Var (D. Cesur)

Resim
Aklı rüzgara, gövdesi kapana takılıp kalmış bir uçurtmadan daha hallice değildir kimimiz için hayat. Yoktur ne yukarı ne de aşağı doğru bir hareket. Askıda ve nedense hep mişli zaman çekimindedir yaşamak. Bir varmış ya da belki yokmuş. Küçük uçurtmacık mutlu mesut uçuyormuş. Esmiş bir deli rüzgar, aniden tepetaklak olmuş. Öyle savrulmuş ki zavallıcık, ipi yeryüzünden kurtulmuş. Düşerken başı dönmüş, Kuyruğu bir kuş teline tutunmuş. Beklemiş uçurtmacık fakat kimse gelmemiş Masallar hep mutlu sonlanırmış Bu yüzden durum biraz tuhafmış Bu işte bir yalnızlık varmış. Vardır evet. Afilli bir yalnızlıktır üstelik. Eli yüzü düzgün, façası yerinde bir yalnızlık… Bekler ki görsün kendine yaraşır bir saygınlık. Mesela, kralı gelse vazgeçmez çalımından Yoktur kimseye minneti. Dağıtamaz makyajını fırtınaların öfkesi Ne ayakları yere değer ne de sivri başı göğe Ama sağlam tutar kuyruğu Öyle kolay ezdirmez  kimseye. Sen hiç rastladın mı ona A...

İlk Yolculuğuma Dair(Özlem Çaylan)

Uzun yolculukları Hep sevmişimdir. Sevme nedenim, ilk yolculuğum Ve yanımda sen oluşun. İlk ağlayışım senin yanında Sessiz ve usulca. Farkediyorsun ağladığımı Ya da ben öyle düşünüyorum. "ağlama" diyorsun bana "yanındayım" demiyorsun Ama yanımda olduğunu hissettiriyorsun Ya da ben öyle düşlüyorum. Farklı bir şehre gidiyoruz, Beraber. Ben o şehirde değil, Sende kaybolmak istiyorum. Ben o şehrin sokaklarında değil, Senin düşüncelerinde dolaşmak istiyorum Doya doya Ve seni seve seve biraz da. Ben o şehri değil, Seni keşfetmek istiyorum. Ama bu kadar kısa sürede Keşfedemezdim ki seni. Seni keşfetmek bir ömür isterdi Bana asla bahşedemeyeceğin bir ömür... Ve sonradan anlıyorum ki; Benim ilk yolculuğum Seninle değilmiş. Meğer benim ilk yolculuğum Senmişsin. İlk kayboluşum, ilk seyahatim ve İlk keşfedişim seni Ya da keşfedemeyişim Sadece bu sefer de Keşfettiğimi düşlüyorum seni.

Yerdeki Bulut(Efsa Demirhan)

Ben yerdeki bulut Beni gökte unut Kır doldu içime sapsarı İşçisin sen diyor cem karaca Kara kara asfaltlar geçiyor Umut buluyorum unut diyorum İnsan geç kalınmış bir vasiyet ruh Şeytani bir duygu insan kalmak Bir yolculuk geçiriyorum Yazı kışı güzü baharı sayıyorum Ölmek de istemiyorum Yaşamak da Ne mutsuzluk abidesiyim Ne  mutluluktan ölüyorum Ama kavrulmuş sıcakta Bir ağaç gölgesi kadar huzurlu Bir yolculuktayım kara asfalt sarı Sarı orman kırmızı Kırmızı yüzler utanmış Öylesine huzurluyum ki Ben yerdeki bulut İnsan diyor ne işi var orda Ne ben yerdeyim ne insan gökte Varsayılmamış bir arazide

Eşsiz Bir Tablodur Gökyüzü(İzel Kaya)

Güneş her gün bir öncekinden daha güzel bir resmi çizmek için belirir gökyüzünde ve soğuk gökyüzünü paletinde ki en sıcak renklerden biri ile boyayarak ısıtır. Çoğu zaman bulutlar süsler bu boyanmış gökyüzünü.  Öbek öbek ve pamuksu bulutlar en güzel takısıdır belki de gökyüzünün. Bir de bu eşsiz tablonun içinde özgürce kanat çırpan kuşlar var. Bulutların arasında süzülen, güneşin sıcaklığını en yakından hisseden kuşlar…   Usta bir kalemin elinden çıkmış gibi duran ve her geçen saniye değişerek daha güzel bir hal alan bu resmi hayranlıkla izlerim. Kimi zaman kıskanırım kuşları, kıskanırım onların bu tablonun bir parçası olabilmelerini. Kimi zamansa hayallere açılan birer kapı olur bulutlar benim için. Her birinin şekli farklı bir anıyı, farklı bir düşü anımsatır bana ve ben gökyüzünün derinliğinde düşüncelere dalarım. Çoğu zamansa kayıtsız kalamam gökyüzünün, güneşin ve bulutların eşsiz uyumuna ve fotoğraflarını çekerek ölümsüzleştiririm o anın güzelliğini.   ...